Kişilik İstenci veya ‘Wille zur Eindeutigkeit’
Güç İstenci kelimesini ya gerçek felsefi bir metinde veya konuşma arasında illa duymuşsunuzdur. Bunun eksikliği ve geliştirilebileceği olasılığı üzerinde duracağım bu yazıda. İstenç fikriyle ilgili yaşadığım temel sorun, her olayın buna indirgenebilmesinde yatıyor. ‘Wille zum Leben’ [Yaşam İstenci] veya ‘Wille zur Macht’ [Güç İstenci] için geçerli bu dediğim.
Bi örnek vermek gerekirse: “Neden para kazanmak istiyorsun?” sorusuna, biri için “yaşam için gerekli” diğeri için “istediklerimi yapabilmem için gerekli” cevabını verebiliyoruz. Ancak, Yaşam İstenci tüm olay uzayını açıklamada yetersiz kalıyor. Sırada biri önünüze kaynadı, neden sinirlenirsiniz? Açlıktan ölmek üzere olan bir insan değilseniz bu durumu “Yaşam İstenci”ne bağlamanız imkansız bir olgu. Fakat, Güç İstenci burda yardımımıza koşuyor. “Bir başkasının benden, veya benim tâbi olduğu toplum kurallarından muaf kalmasini istemiyorum” Burda çok ayrı bir “Absolutisme” tartışması açabilirsiniz isterseniz.
Benim Güç İstenci ile sorunum lise sondan sonra ortaya çıktı demek doğru olur. Ortada bir Güç İstenci”nin izdüşümü var çünkü sadece. Fakat bu itekleme ve kaynak herkeste rastladığım bir olgu değildi, buna ek olarak Güç İstenci”nin açıklayamadığı birçok olay çıktı karşıma. Başlığa gelirsek, normalde adını “Biriciklik İstenci” koyacaktim fakat hem biricik matematiksel bir terim olduğu hem de çoğu insanin aşina olmadığı bir kelime olduğu için “Kişilik Istenci” koymak istedim. Almancası da “biricik”in çevirisi zaten. Bu istencin nasıl doğduğuna zaman elverirse uzun bir denemede gireceğim. Fakat bugünlük bunun doğruluğunu kanıtlayacağım.
İlk olarak, dünyayı algılamanın sonsuz denilebilecek sayıda alternatifi var, lakin bu perspektiflerin çoğu her olguyu açıklamada yetersiz kalıyor. Beni bu fikre iten temel soruyu size de soracağım: “Yok olmaktan korkuyor musunuz, korkuyorsanız neden?” ve “Sizin biyolojik verileriniz kopyalanıp yeni bir bedende hayata gelse, hangisi siz olurdunuz?” Felsefi zombi kavramini bilen direkt o şekilde tasavvur edebilir daha demin verdiğim fikri. Aklınıza insanlarin yaptiklarini getirmenizi istiyorum fakat ondan önce psikolojik bir olgu olarak rol modele bakmalıyız.
Herkesin bir rol modeli olur, bunun bilinçli bir seçim olmasına gerek yok, ama hayata karşı tavrınız sıfırdan başlayarak gelişemez, işte tam bunun fark edildiği dönemde “Kişilik İstenci” ortaya çıkıyor. Ben nasıl özel olurum, ben kendimi nasıl tanımlarım, toplumda hangi konumu alacağım fikirlerinin tamamı bunun bir sonucu. Güç İstenci, Tony Soprano”yu örnek alan birine açıklama olarak “Aha çok güçlü, ondan” açıklamasını verirdi. Fakat aile ilişkileri, ağırlığı, kuğu sahnesi, bunlar asil empati ve o olma hissi uyandıran olgular, iste “Kişilik İstenci”.
Maslow çok eski ve saçma bir Teori haline de gelmiş olsa, orada bahsettiği “kendini gerçekleştirme” veya 21.yy Şarlatanlarının soyledigi “kendini bulma” tam olarak bu. Sığ görüşlerinden dolayı, bu olayı var olan bir olgu olarak algılıyorlardı, inşa edilen değil. Bunların dışında beni asıl “Güç İstenci”nden uzaklaştıran olay “Napoleon” ve “Ἀλέξανδρος” anlatılarıydı. Niçe, “Übermensch”ten bahsederken, bunu Üstinsan diye ilk çeviren kimdi bilmiyorum ama Niçe okumadığı belli. Adını tarihe yazdırmayı “Güç İstenci” olarak görebilirsiniz ama şu anki anlatıları bu ölü cesetlerin güçlerini etkilemiyor. Onlar yalnızca karakter olarak bizi etkiliyor. “Bir kişilik anıtı olarak”. Güç ve Kişilik/Biricklik arasindaki fark bu: Niçe aşmış kişinin yapacağı gibi, hayatı hayatla kısıtlarken, metafizikten henüz çıkmamış ben ise Biriciklik ile devamlılığı inşa ediyorum. Süreklilik dışında cok katkısı var, ben sadece özeleştirimi eklemek istedim.
Ne ise. Bugün sen, sen olduğun için ne yaptın? Evet, bravo, en sevdiğin şarkıları, diziyi açtin, hafif bir roman, birkaç ders. Bravo, sen çok özelsin.
Arda Ertuğ